Bu yazımızda Ankara Bilkent’te yer alan, önünden geçen herkesin bakışlarını üzerine çevirdiği göz alıcı bir yapıdan, Merik Konağı ya da Ankaralıların yakıştırdığı isimle Altın Köşk’ten bahsedeceğiz. İnşa edildiği günden bu yana Ankaralılar için bir merak unsuru haline gelen Merik Konağı, 25 Aralık 2008 tarihinden bu yana müze olarak hizmet vermekte. Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi ve Araştırma Merkezi adı altında ziyaretçilerini karşılayan bu bina, ülkemizin ilk mimarlık ve mobilya müzesi olma unvanına sahip.

Köşk, konak, saray, cami, ev gibi 30 adet yapıdan örnekler alınarak Anadolu mimarisinde iç ve dış mekanlarda kullanılan 1000 adet form ve motiften yararlanarak inşa edilen bu bina, ülkemizdeki zengin kültürel birikimin bir yansıması olarak tasarlanmış bir yapı. Görkemli görünüşü ve oldukça ayrıntılı işçiliğe sahip yapısı ile dikkat çeken Merik Konağı’nın aynı zamanda özel bir hikayesi de var. Dilerseniz gelin, Merik Konağı’nın tarihi ve hikayesinden başlayarak bu görkemli yapının bilinmeyenlerini keşfedeceğimiz bir gezintiye çıkalım.
Merik Konağı’nın Tarihi ve Hikayesi

Merik Konağı’na hoş geldiniz. 1996 yılında inşa edilen Merik Konağı, henüz 30 yıllık bir bina dahi olmamasına karşın tarihi yüzyılları aşan bir kültürel mirası bünyesinde barındırıyor. Anadolu ve Osmanlı mimarisinin en güzide örneklerinin bir araya getirilmesiyle vücut bulan Merik Konağı, yalnızca mimari açıdan değil, inşa edilme amacı ve hikayesi açısından da oldukça dikkat çekici bir eser. Dilerseniz bu güzel konağı inşa etme fikrinin nereden çıktığını öğrenmek için konağın varlığını borçlu olduğu kişinin, Ali Rıza Bozkurt’un sözlerine kulak verelim:
“Atalarımızdan bize büyük bir miras daha kalmış; o da Türk mimarisi. Türk mimarisinde Osmanlı döneminde bütün detaylar İslam anlayışına göre çözümlenmiş ve bu anlayış içerisinde son derece önemli eserler verilmiş. Bugün mimari dendiği zaman bütün dünyada koç kafalı bir kolon görüldüğü zaman herkes bunun Yunan stili olduğunu ve hangi dönemde yapıldığını bilir ama skalaktik başlıklı ve değişik türlerdeki kolonları üreten Osmanlı mimarisi hakkında kimse bir şey bilmez. Sadece buna reaksiyon olmak üzere Ankara Bilkent’te bir ev inşa etmeye karar verdim. Bunun tek amacı kaybolmakta olan bu büyük kültür mirasını gelecek nesillere kazandırmak.”
Merik Konağı’nın Hikayesi

Merik Konağı adını Ali Rıza Bozkurt’un annesi Meryem Hanım’a borçlu. Çünkü annesinin eğitim tutkusunu onurlandırmak ve anısını yaşatmak için inşa ettirdiği Merik Konağı’nın adı aslında annesinin köydeki lakabından gelmekte. Osmanlı mimarisinin en seçkin eserlerinden kopyalanarak tasarlanan bu konak, 2008 yılından bu yana müze olarak ziyaretçilerine kapılarını aralıyor. Merik Konağı’nın hikayesini Meryem Hanım’ın oğlu ve halk arasındaki adıyla Altın Köşk’ün yaratıcısı Ali Rıza Bozkurt’un ağzından dinleyelim:
“Merik ismi annemin lakabından gelmektedir. Asıl adı Meryem’dir. Bizler Sivas’ın Kangal kazasının Mamaş Köyü’ndeniz. Annem köyde okuma yazma bilen tek kadınmış. Bütün asker mektuplarını o okur yazarmış. Köylüler onu çok sever ve Meriş’im diye çağırırlarmış. Zamanla lakabı Merik kalmış. Sonraları biz köye gidince bizi görenler Merik’in çocukları geldi derlerdi. Kendisi bir köylü kadınından beklenmeyecek derecede okumayı ve sanatı severdi. Adeta tutkundu. Bizlere tek vasiyeti, ‘çocuklarınızı benim sizi okuttuğumdan daha iyi okullarda okutmazsanız öbür dünyada iki elim yakanızdadır,’ olmuştur. Onun anısını yaşatmak için Merik Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı’nı kurduk. Bu konağın gelirini dönemsel periyodlar içinde tariflenmek üzere bu vakfa bıraktık. Türk eğitim ve kültürüne ve annemizin anısına bir katkıda bulunabilmek bizleri çok mutlu edecektir.”
Merik Konağı Kimin?

Günümüzde Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi olarak hizmet vermekte olan Merik Konağı, kökenleri Sivas’ın Kangal kazasına uzanan bir aileye, Bozkurt ailesine ait. İnşa edildiği günden bu yana özenle bakılan bu yapının her köşesinde Bozkurt ailesinin ve konağı inşa ettiren Ali Rıza Bozkurt’un büyük emeği var. Peki Ali Rıza Bozkurt kimdir, gelin bu sorunun yanıtını birlikte arayalım.
Ali Rıza Bozkurt Kimdir?

Ali Rıza Bozkurt, 1942 Sivas doğumlu bir yüksek inşaat mühendisidir. İTÜ Mühendislik Fakültesi’nde inşaat mühendisliği eğitimi almış olan Ali Rıza Bozkurt, ayrıca Harvard University Kennedy School of Government mezunudur. Türkiye’de ve dünya çapında 20’den fazla ülkede inşaattan ulaşıma, altyapıdan enerji sektörüne kadar birçok alanda projeler üretmiş ve yatırımlar gerçekleştirmiş olan Ali Rıza Bozkurt’un en kıymetli eserleri arasında Merik Konağı yer alır.
Ali Rıza Bozkurt’un annesinin adını, daha doğrusu lakabını taşıyan Merik Konağı’nı inşa etmesindeki amaç; ülkemiz topraklarında tarihi asırlar öncesine dek uzanan mimari, mobilya ve yaşam kültürünü mükemmel bir şekilde günümüze taşımak, bu nadide yapılar ile eserleri ülkemize görmeye gelen yerli ya da yabancı ziyaretçilere ziyaret ettikleri ülkenin ne denli zengin bir kültürel mazisi olduğunu hatırlatmak ve bu kültürel birikimin yalnızca İstanbul sınırları içinde kalmamasını, başkent Ankara’dan tüm Anadolu’ya hatta dünyaya yayılmasını sağlamaktır.
27 Kasım 2018 tarihinde hastalığı nedeniyle Amerika’da tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini kapayan Ali Rıza Bozkurt, ardında aydınlık ve vizyoner fikirlerini, yazdığı kitapları, özel kütüphanesini ve Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi olarak hizmet veren Merik Konağı gibi nadide bir eseri bırakmıştır.
Altın Köşk Adı Nereden Geliyor?
Merik Konağı’nın halk arasında bilinen bir adı daha var: Altın Köşk. Her yaştan Ankaralı’nın hayranlıkla baktığı bu konağa Altın Köşk adının takılması tesadüf değil. Merik Konağı’nın, diğer bir deyişle Altın Köşk’ün dış cephesinde kullanılan altın varakların yanı sıra konağın dış cephesinde kullanılan redwood cinsi ağaçların işlenmesi ile yaratılan dokunun da etkisi büyük. Zira redwood cinsi ağaçların işlenmesiyle ortaya çıkan bu dış cephe, güneş üzerine vurduğunda parlak bir görünüme kavuşur. Kısacası, konağa halk arasında Altın Köşk denmesinin asıl nedeni, üzerine güneş vurduğunda konağın tüm heybetiyle sanki altından bir köşkmüş gibi parlaması ve bakanları kendine hayran bırakması.
Merik Konağı’nda Neler Var?
Merik Konağı’nda yapıda yansıtılan mimari detayların yanı sıra birçok güzide mobilya ve el işçiliği ile üretilmiş eşya var. Hem içinde hem de dışında yer alan tüm ayrıntılarında çok kıymetli zanaatkarların el emeği olan bu özel yapının inşa edilme amacı, 17 – 18 ve 19. yüzyıl Türk mimarisinin, mobilya ve yaşam kültürünün başkent Ankara’dan tüm Anadolu’ya ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak olduğunu söylemiştik. Dolayısıyla bu yapının her köşesinde yer alan mobilyaların, süslemelerin ve mimari detayların oldukça kıymetli olduğunu söylemekte yarar var.

Müzede yer alan eserler arasında Osmanlı’yı 33 yıl yöneten ve aynı zamanda bir mobilya ustası olarak da anılan II. Abdülhamit’in yaptığı el oyması eserler, Abdülaziz’in tahtları, Vahdettin’in Dolmabahçe Sarayı’nda kullandığı misafir takımlarının yanı sıra Hacer-ül esved ve Osmanlı saraylarında, köşklerinde kullanılmış, 17 – 18 – 19. yüzyıldan kalma kıymetli aksesuarlar ile oldukça değerli mobilyalar sayılabilir. Ali Rıza Bozkurt’un Merik Konağı’nda yer alan eserler ve detaylar üzerine söyledikleri oldukça kıymetli. Gelin Ali Rıza Bozkurt’a kulak verelim:
“Bilkent’te yaptığımız evde yaklaşık 200’e yakın detayı 40’a yakın binadan alarak ve uyumu, ölçülerini, birbirlerine olan bağlantılarını yorumlayarak bu evi yapmaya çalıştık. Tabii bu aslında fevkalade zor bir iş. Bunu yaparken ümit ettik ki gelecek nesiller hiç olmazsa bu 200 tane detaydan bir tanesini ya da iki tanesini kendi yapacağı eserlerde kullanabilsinler. Nitekim aynı şekilde mobilyalar için de böyle bir detay hazırladık.”
Ali Rıza Bozkurt
Merik Konağı Hangi Günler Açık?
Pazartesi günleri hariç haftanın altı günü ziyaretçilerini karşılayan Merik Konağı, saat 10:30 ila 16:30 arasında ziyarete açık. 7 yaş altı ve 65 yaş üstü ziyaretçilere girişin ücretsiz olduğu Merik Konağı’nı müzenin belirlediği giriş ücretini ödeyerek ziyaret edebilirsiniz. Merik Konağı’nı ziyaret etmek isteyenler için müzeye girişlerde güvenlik sebebiyle kimlik göstermenin zorunlu olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Merik Konağı’na Nasıl Gidilir?
Halk arasında Altın Köşk olarak bilinmesine karşın asıl adı Merik Konağı olan, Anadolu Mimarlık ve Mobilya Müzesi olarak hizmet veren bu güzide yapıyı ziyaret etmek isteyenler için Merik Konağı’na nasıl gidilir sorusunun yanıtını araştırdık.
AŞTİ’den Merik Konağı’na Nasıl Gidilir?
Aşti’den Merik Konağı’na gitmek için raylı sistemi ya da otobüsleri kullanabilirsiniz. Merik Konağı’na belediye otobüsleri ya da özel halk otobüsleri ile gitmek isteyenlerin Aşti’den Hazine ve Maliye Bakanlığı’na doğru yaklaşık 10 dk’lık bir yürüyüşün ardından bakanlığın önündeki duraklardan 602-6 numaralı otobüse binmeleri ve Bilkent Metro İstasyonu durağında 111 numaralı otobüse aktarma yapmaları yeterli. 111 numaralı otobüsten Şafak Sitesi durağında indikten sonra Altın Köşk ya da Merik Konağı olarak adlandırılan müzeye yaklaşık 2 dk’lık bir yürüyüşün ardından ulaşılabilir.
Aşti’den Merik Konağı’na giderken raylı sistemi tercih eden ziyaretçilerin ise Aşti’den yaklaşık 1 km yürüyerek Söğütözü Metro İstasyonu’na gitmeleri ve M1, M2, M3 numaralı metro hatlarını kullanmaları gerekmekte. Ancak Merik Konağı’na yalnızca raylı sistemi kullanarak ulaşmak mümkün olmadığından, ziyaretçilerin Bilkent durağında 111 numaralı otobüse aktarma yapmaları ve otobüsten Şafak Sitesi durağında inmeleri gerekmekte. Sonrasında yapacakları yaklaşık 2 dk’lık bir yürüyüş ile ziyaretçilerin Merik Konağı’na ulaşmaları mümkün.
Çankaya’dan Merik Konağı’na Nasıl Gidilir
Çankaya’dan Merik Konağı’na gitmek isteyen ziyaretçilerin öncelikle 481-6 numaralı otobüs ile Milli Kütüphane durağına giderek bu duraktan M1, M2, M3 numaralı metro hatlarına aktarma yapması gerekmekte. Ziyaretçilerin Bilkent durağında metrodan inerek 111 numaralı otobüse aktarma yapmaları ve otobüsten Şafak Sitesi durağında inerek 2 dk’lık kısa bir yürüyüşün ardından Altın Köşk’e ya da asıl adıyla Merik Konağı’na ulaşmaları mümkün.